Translate / dil çevirici

17 Mayıs 2008 Cumartesi

BERTOLT BRECHT

BERTOLT BRECHT

(10.02.1898,Augusburg-14.08.1956,Berlin)

Asıl adı Eugen Berthold Friedrich Brecht, eylemleri ve düşüncelerine bakıldığında Marksist şair, oyun yazarı, eleştirmen, tiyatro yönetmeni ve kuramcı olarak bilinir. Unutulmaz oyunlarından başka kuramsal yazıları ve uygulamada gerçekleştirdiği devrim niteliğindeki yeniliklerle 20. yüzyıl ve günümüz tiyatrosuna yön vermiş öncü isimlerdendir. Kurucusu olduğu epik tiyatro anlayışı ile devrim yaratan Brecht, çağdaş siyasal ve devrimci sinemanın yaratıcılarındandır.

Orta halli bir aileden gelen Brecht, Augusburglu bir kağıt fabrikası müdürünün oğluydu. İçinde doğup büyüdüğü Augusburg, Kaiser Wilhelm döneminin başlarında küçük sanayisi hızla gelişen tam bir burjuva kentiydi. Brecht, edebiyata ve tiyatroya ilgi duymasına karşın, 1917’de liseyi bitirdikten sonra Münih’de tıp okumaya başladı. Aynı yıl Rus Çarlığı yıkılmış Bolşevikler V.İ.Lenin önderliğinde Sosyalist Sovyetler Birliğini kurmuşlardır. Brecht 1. Dünya savaşı’nın son yılında, 1918’ sonbaharında askere alındı ve Augusburg’daki askeri hastanede sağlık görevlisi oldu. Brecht’in hastanede tanık olduğu sefalet, ölümüne kadar kararlı bir şekilde sürdüreceği savaş karşıtı tutumunun temelini oluşturdu.

Nazilerin iktidara gelişleri ve ünlü Reichstag yangınından hemen sonra Almanya’yı terk eden ve uzun yıllar sürgünde yaşayan Brecht, yapıtlarının pek çoğunu bu sıralar kaleme aldı. Burjuva dünyasına ve değerlerine, kapitalizme, sömürüye, savaşa ve bir bütün olarak içinde yaşadığı adaletsiz dünyaya sonuna dek saldırdı. Angaje bir aydındı ve sanatın da angaje olması gerektiğini savundu hep. Dehasıyla tiyatroya yepyeni olanaklar ve derinlikler kazandırdı. Yabancılaşma, yadırgatma, sahneleme, müzikal oyun ve daha pek çok kavram ve pratiği, yepyeni bir biçim ve üslupla mükemmel bir biçimde tiyatroya uyarladı.

Brecht 1956 yılında öldüğünde ardında bıraktığı eserler aşağı yukarı altmış cildi bulmuştu. Brecht gibi, dünya edebiyatına ve tiyatrosuna yön vermiş bir büyük yazarın henüz lise öğrencisiyken tuttuğu notları, yazdığı şiirleri okumanın verdiği heyecan bir yana, o genç Brecht’in korkularıyla, kaygılarıyla, isyanı ve öfkesiyle, aşkları ve beklentileriyle, umudu ve umutsuzluğuyla, yani henüz on beş yaşında bir genç, hayat karşısında ne hissederse hepsiyle yüzleşiyoruz. Eserlerini okurken o yılların Almanyası’na, dünyasına da tanıklık ediyoruz aynı zamanda. Hitler, Nazizim, yoksulluk, dünyanın yaşadığı en büyük soykırım, Brecht’in kaleminden bir kere daha yazılıyor insanlık tarihine.

ZAMANIMIZ HAKKINDA DİZELER

Berbat bir zamanda yaşıyoruz
Özgürlük ve güç peşinde koşuyoruz
Her parça, ne kadar küçük olursa olsun
Özgür ve kendisi ve özel olmak istiyor.
Bilgi ve akıl zafer kazanmıyor her yerde
Bilakis kol ve güç ve beden muzaffer
Şiirin ve mizahın durumu
Her zamankinden kötü
İnsanlar gülmek istiyor gerçi hep
Ama zahmete girmiyorlar hiç mi hiç
İstiyorlar ki her şey getirilsin önlerine
Hatta ağızlarına konsun mümkünse.

Eskiden canla başla okurlarmış
Biyografilerini büyük adamların
Şimdi okuyorlar özgeçmişlerini Rotschield Ailesi’nin
Rockefeller’lerin ve Vanderbilt’lerin.
Sorsanız birine Schiller okudun mu diye;
Onunla kendini geliştirdin mi falan diye,
Şöyle der küçümseyerek; yok daha neler!
Schiller kim ki buna değsin!
Ha ama zenginse öldüğünde, belki olur

Zira geçti zamanı alışverişin ve değiş tokuşun
Şimdi ötüyor borusu tüccarın ve esnafın.

Sadece o yılları değil günümüzü de anlatıyor bu satırlar aslında. 2. Dünya Savaşı yıllarında duvarlara “savaş istiyoruz” diye yazan Nazilere karşı yazdığı şu dizeler slogan olarak yerleşmişti dillere:

“Savaş istiyoruz!
En önce vuruldu bunu yazan.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar