Translate / dil çevirici

17 Mayıs 2008 Cumartesi

MIGUEL DE CERVANTES

MIGUEL DE CERVANTES (1547-1616)

Dünya roman tarihinin en büyük eserlerinden sayılabilecek olan Don Kişot’un yazarı olan İspanyol yazar Miguel Cervantes eserinde berrak ve bilgece bir dil kullanmıştır. İki bölümlük eserde çağımızın modernist anlatım tekniklerinin çoğuna rastlanır. Cervantes’in ölümünden sonra uzun bir zaman sonrasına kadar modernizm diye bir tabirden söz edilmezdi. Bu nedenle Cervantes’i modern yazarların ilki saymak yanlış olmayacaktır. Bununla şu çıkarsamayı yapabiliriz; ilk başta yoksulluğun çaresizliği içinde tasarladığı tek ve çarpıcı eseriyle Cervantes’in geniş bir kitlenin ilgisini çekebilmiş ve kurgusal bir eser yaratmanın ortaya çıkardığı etkiyi kavrayabilmiş olmasıdır.

Cervantes eserine malzemeyi sıradan insanların yaşantılarından bulmuş ve eserini bu insanların davranış biçimlerinden kotarmıştır. Cervantes onların yaşam karşısındaki deneyimlerinde en çok nelerin değer taşıdığını çok iyi gözlemlemiş ve bu gözlemlerini eserine aktarmıştır.

Cervantes 1547’de, Madrid’e elli kilometre kadar uzakta bulunan Alcala de Henares’te dünyaya geldi. Babası fazla tanınmayan ve mesleğinde çok yetkin olmayan bir cerrahtı. Cervantes 1568’de Madrid Belediye Okulu’nda öğrenciydi. Bir düello olayı nedeniyle başı belaya girdiğinden İspanya’dan kaçmak zorunda kaldı. İtalya’da İspanyol lejyonuna katıldı. Hıristiyanlar ile Osmanlılar arasında bir güç gösterisi olan 1571’deki İnebahtı Savaşı’nın içinde buldu kendini(Osmanlılar savaşta yenilmiştir). Bu savaşta tam anlamıyla donkişotça bir yiğitlik göstermiştir. İki kez göğsünden yaralandı ve sol eli kullanılamaz hale geldi.

Bir süre askerliğe devam ederek Tunus’ta görev yaptı. 1575’te görev süresi bitince Napoli üzerinden İspanya’ya dönerken korsanlara tutsak düştü. Diyeti ödenince 1580’de ancak serbest kalabildi. Cezayirde’ki tutsaklık hayatından kurtulabilmek için birkaç başarısız girişimde bulunmuştu.

Don Kişot’ta iç içe geçmiş olarak karşımıza çıkan hikayelerde tutsaklık hayatından izlere rastlanır. Ne kadar Cervantes’in deneyimlerinden oluşsa da oldukça romantik bir dille anlatılmıştır olaylar. İnsanın en büyük bahtsızlıklarında bile elinden gelen çabayı gösterme isteğinin ne kadar önlenemez olduğunu gösterir bu bölümler.

Cervantes, kölelik ederek geçirdiği o uzun beş yıllık korkunç dönemde yazmaya başlamıştı. Daha çok diğer köleleri eğlendirmek için yazdığı kısa oyunlardı. Yazmayı deneyip başarılı olamadığı şiirler gibi bu kısa oyunlar da pek başarılı olmamıştı. 1580’den sonra oyun yazarak para kazanmayı denediyse de başarılı olamadı. O dönemde yazdığı pastoral eseri La Galatea pek özgün bir eser olmadığı gibi Cervantes’e de bir şey kazandırmadı.

Cervantes 1584’te zengin bir çiftçinin kızı Catalina’yla evlendi. 1588’den itibaren başladığı devlet memuriyeti işinde de başarısız oldu. Tuttuğu defterlerinde parasal açıklar çıkınca hapisten kurtulamadı yine. Cervantes’in Don Kişot’u hapishanede yazdığı söylenir. Yoksullukla ilgili deneyimleri hapishanede iyice pekişmişti. Kanundışılığın kendisi değil ama kanundışı insanlardaki hayatiyet, enerji ve kendine karşı dürüst olma isteği Cervantes’e de çekici geldi. Kural ve görgü bilen, iyi yetişmiş insanların dünyasının, sefil dünyanın çarpık bir yansımasından başka bir şey olmadığını gözlemledi. Eğitimin çok önemli olmasına rağmen her şey olmadığını da fark etmişti. Cervantes’e göre “yüksek tabaka” altın semer vurulmuş eşeklerle doluydu.

Fakat bu kadar şeyi görebilen, olağanüstü kıvrak bir zekayla çok etkileyici bir nüktedanlığa sahip eski bir askerin çok dikkatli olması gerekiyordu. Çünkü çağ engizisyon çağıydı. Aynı zamanlarda İngiltere’de, zenginlerin özellikle de iktidar sahiplerinin sahtekarlıklarını teşhir eden benzer kişiler tiyatroya sığınmaktaydı.

Cervantes’e en büyük eserini yazmak son yıllarında (58-69 yaşları arası) nasip oldu. 1605’te Don Kişot’un ilk bölümü yayımlandı. Kendisine para kazandırmasa da bütün dünyada çok geçmeden tanınan bir eser oldu. Günümüzde Tibetçe dahil hemen her dile çevrilmiştir. Bir çok korsan baskısı yapılan kitabın devamı 1614’te yayımlandı.

Don Kişot, şovalyeliğe olan takıntısıyla aklını yitirmiş taşralı küçük bir silahtardır. Sancho Panza ise her daim vicdanının sesine kulak vermeyen, açgözlü bir köylüdür. Bu çılgın şovalye kendini yanlışları düzeltmeye adamıştır romanda. Soylu ama ahmak bir tiplemedir aslında. Özündeki saflığı ile meseleleri çok iyi kavrayan eninde sonunda da ne pahasına olursa olsun gerçekten de yanlışları düzelten adamdır.

Kısaca Cervantes eserinde deliliğin içinde akıllığın da bulunduğuna dair ince ve iyimser bir mesaj veriyor. Bu mesajı verirken de yaşadığı dönemdeki toplumsal çarpıklıkları gözler önüne seriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar