Translate / dil çevirici

17 Mayıs 2008 Cumartesi

GALILEO GALILEI

GALILEO GALILEI

Galileo (1564-1642) filozof olmadan önce, deneysel bilim araştırmacısı ve matematikçiydi. Felsefe için yaptıklarını da bilimin yararını düşünerek gerçekleştirmişti. Buna rağmen felsefe üzerindeki etkisi de bilim kadar etkili oldu. Kopernik’ten başlayarak 16.ve 17. yüzyılların bütün önemli bilim devrimcileri arasında, dini inançlara ve gizemciliğe en az ilgi duymuş olanı odur.

Aynı zamanda ana dili olan İtalyanca’da değerli bir üslup ustası olmuştur. Ufak çaplı ancak ustaca şiirleri olmuştur. Dante, Tasso gibi önemli İtalyan şairleri hakkında yazdığı makaleleri her zaman değerli bulunmuştur. Birçok bilginin tercih ettiği Latince yerine eserlerinde İtalyanca’yı kullandı. Attığı cesur adımlar sonunda Kopernik hipotezinin evrenselleşmesini ve kabul görmesini sağladı. Çağdaşı Johannes Kepler’e hayranlık duymasına rağmen ondan farklı olarak gizemcilikten uzak durdu. Kepler’den farklı olarak o, bildik çizgilerde başarılı bir üslup ustası, aynı zamanda da sivri dilli bir alaycıydı. Kepler’den daha modern ve daha dünyevi biri olduğu söylenebilir. Evreni sayılarla açıklama isteğine bakıldığında Kepler gibi bir Phythagorasçıydı. Şu sözleri bunu çok iyi doğruluyor:
“burada yazılı olan felsefedir. Sonsuz biçimde kendini bakışlarımıza sunan evrendir. Ancak önce onu meydana getiren dili anlamayı ve mektupları okumayı öğrenmeden anlaşılmaz bu kitap. Matematiğin dilinde yazılmıştır ve harfleri de üçgenler, daireler, diğer geometrik şekillerdir. Onlar olmaksızın bu kitabın tek kelimesini anlamak mümkün olmayacaktır. Onlar olmadan insan karanlık bir labirentte dolaşır durur.”

Galileo, Floransalı köklü bir ailenin evladı olarak Pisa’da dünyaya geldi. Babası Vicenzo’nun bilime ve edebiyata ilgi duymasına rağmen asıl uğraşı müzikolojiydi. Pisa Üniversitesi’nde öğrenim gören Galileo, genç yaşında aynı üniversitede matematik profesörü oldu. Daha sonra 1592’de cesurca düşünceleri yüzünden başının derde girmiş olduğu bir dönemde, aynı görevle Padova Üniversitesi’ne geçti. İlk incelemelerinden olan Du Motu’da (1590, devinim Üzerine) cisimlerin devinimine ilişkin anlayışta devrim yaratarak modern dinamik biliminin temellerini attı. Pisa Kulesine çıkarak aşağıya ağırlıklar attığı kesin doğru olmasa da nesnelerin düşüşü konusunda çağın geçerli anlayışının tamamen yanlış olduğunu gösterdiğine kuşku yoktur.

Bu yenilikçi bakışının ardında usta bir gözlemci olduğu çıkarımı yapılabilir. O zamanlar ağır cisimlerin yere daha çabuk düştüğüne inanılırdı. Galileo bunun doğru olmadığını ortaya koydu. Değişik ağırlıktaki gülleleri ahşap borulardan aşağıya yuvarladı; gülleler belli noktalardan geçerken ziller çalıyordu. Kütle çekimi kuvvetini göstermek Newton’a kalacaktı ama. Galileo da düşmekte olan cisimlerin saniyede 9.6 metre hızla ivme kazandığını ortaya koydu. Ayrıca havaya fırlatılan sanıldığı gibi yatay bir çizgi boyunca ilerleyip sonra aniden doğrultu değiştirerek düşey çizgide yoluna devam etmediğini, parabolik bir eğri çizdiğini göstermeyi başardı.

Galileo’nun ortaya koyduğu kanıtlar Aristocu fiziğin temellerini bir darbede yıkmasına neden oldu. Galileo’nun teleskopla gözlemlerine dayanarak 1610’da yayımladığı Nuncius Siderum (yıldızların Habercisi) Ortodoks eğilimli bilim araştırmacılarının pek de hoşuna gitmedi. Engizisyon Galileo’yu gözüne kestirmişti.

Galileo Hollanda’da yapılmış mercekli bir teleskopu ele geçirmeyi başarmış ve bundan esinlenerek 1609’da daha güçlü bir teleskop yaptı. Ayın kraterlerini ve jüpiter’in bazı uydularını görebiliyordu nartık. Güneşmerkezli teorinin can damarıydı bu alet. Çünkü çok daha büyük bir cismin yörüngesinde dönen gök cisimleri vardı artık karşısında. Büyük bir cesaret göstererek kiliseyi güneş merkezli teorisini kabule zorlama kararı aldı. 1613 yılında güneşte gözlemlediği lekeler üzerine yazdığı bir kitapta, yeryüzünün güneş çevresindeki yolculuğundan söz etmesi kendisine karşı çıkanları harekete geçirdi. 1616’da yani Kopernik’in heretik (dini kurallara karşı çıkan) ilan edildiği tarihte, Galileo’nun güneşmerkezli sistemi daha ileri götürmesi yasaklandı.

Yazmaya devam eden Galileo, gözle görülmüş olan hiçbir şeyin kutsal metinlerde yer alan farklı farklı yorumlanabilecek ifadelere dayanarak yanlış diye mahkum edilemeyeceği görüşünde direndi. Bu cesaretine rağmen tedbirli davranışlarını da sürdürüyordu. Nesnelerin “birincil” ve “ikincil” niteliklerine ilişkin kavramlarına yeni bir ivme kazandırmıştı. Bu konuda şöyle der:
“kulak, dil ve burun kesilip atılsa da şekil, nitelik ve devinim varlığını sürdürecek. Ama canlı varlıklardan bağımsız olarak yalnızca birer sözcükten ibaret saydığım koku, tat ve ses diye bir şey kalmayacaktır.”

Eski arkadaşı Maffeo Barberini’nin 1623’te VIII. Urbanus adıyla papalık tahtına oturmasının ardından kendini daha güvende hissetmişti. Onun papalığının ortalarına doğru, 1632’de en önemli eseri “Belli Başlı İki Arz Sistemi, Ptolemaios ve Kopernik Sistemleri Üzerine Diyalog” u yayımladı. Kendisine karşı çıkanlar Galileo’nun yakılmasını, en azından görüşlerini geri almaya zorlanmasını istediler. Yetmiş yaşında olan Galileo kolay bir lokma olarak görünüyordu artık. Kitabına el kondu ve Galileo Roma’ya götürüldü. Düşüncelerini red etmeye zorlandı. Düşüncelerini geri almasına rağmen ömür boyu hapse mahkum edilmekten kurtulamadı. Sonrasında Floransa’daki evine götürülerek daimi ev hapsinde tutuldu. Evinde çalışmalarına devam etti. Kızını ve gözlerini 1637’de kaybetti. Ama İtalya dışında, leiden’de yayımlamak (1638) zorunda kalacağı “İki Yeni Bilim” i tamamlamayı başarmıştı.

Galileo’nun kilise tarafından kovuşturmaya uğraması güneş merkezli teorinin daha çabuk kabul görmesini sağladı. 1600’de yeni ve tehlikeli bir görüştü bu. 1700’e gelindiğinde evrenin merkezinde dünyanın bulunduğuna inananların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu artık.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar